Dijital dünyadaki her adımımızın kayıt altında tutulabileceği bir dönemdeyiz çok zamandır. Pek çoğumuz bu durumu koşulsuz şartsız bir şekilde kabul etmiş olarak, gönüllü bir şeffaflık içinde devam ediyoruz yeni dünyadaki hayatlarımıza. Teknolojinin işimize yarayacak tüm yönlerini hayatımızın bir parçası yaparak, sosyal ağlarda aktif olmanın psikolojik, duygusal ve iletişim anlamında keyfini ve hezeyanlarını yaşayarak, dalgalı bir yolda ilerlemeye çalışıyoruz. Bilimsel çalışmalar gösteriyor ki bazı hormon dengelerimizdeki değişimlerin uçları bile sanal dünyadaki hayatlarımızla bağlantılı. Böylesi bir etkileşim, iletişim ve sosyal yapı içinde “Teknososyopsikoloji “ adını verebileceğimiz birleşik bir kavram tanımlayıp, üzerine tezler hazırlayabilir, milyonlarca farklı hikâye dinleyebiliriz.
Diğer insanlarla iletişimde olmamızın yanısıra bilgisayarlarla da iletişim halindeyiz. Belki de daha doğru bir anlatımla bilgisayarlar bizimle ilitişim halinde. Bizim duygularımızı anlamak üzere devam ediyorlar gelişimlerine. Karşılarına geçtiğimizde biyometrik izleme yöntemi ile yüz ifadelerimizden duygusal durumumuz hakkında fikir edinebiliyor, memnuniyet halimizi ölçebiliyorlar. Teknolojinin sınırsızlığı içinde gelinen noktada, bilgisayarların mutlu veya üzgün olduğumuzu anlayabileceği, sıkıldığımızı tespit edebileceği, zevk alma durumumuz hakkında fikir sahibi olabileceği bugünün gerçekleri arasında. Ulaşılan doğal sonuç da istendiği takdirde tüm bunların kişi bazında kaydedilebileceği ve farklı senaryolarla çok çeşitli amaçlar için kullanılabileceği. Mutluluk, üzüntü, sıkılma, zevk alma… Her biri üzerine değişik amaçlar için farklı kurgular yapılıp, iş hayatında ve özel hayatlarda anlamlı uygulamalar geliştirilebilir. Özellikle eğitim, pazarlama ve oyun sözkonusu olduğunda hedeflere daha kolay ulaşmayı sağlayan, psikolojik bazda da etkinliği ve sonucu ölçülebilir, sürdürülebilir uygulamalar geliştirilebilir.
BBC’de yer alan bir habere göre, biyometrik izleme yöntemi şu anda reklam sektöründe, internet reklamlarında yavaş yavaş kullanılmaya başlanmış durumda. İzlenmeye izin veren gönüllü kullanıcılarla çalışılıyor. Uygulama için standart bir web kamerası yeterli. Geliştirilen bilgisayar programı, reklamı gören, izleyen kişinin ağız ve göz çevresi hareketlerini analiz ederek duygularını okuyor. Program, mutluluk, üzüntü, sıkıntı, zevk duygularının yanısıra kafa karışıklığı, öfke, şaşkınlık ve tiksinti hislerini de anlayabiliyor. Şu anda biyometrik izleme yönteminden beklenen fayda, internet reklamlarının gelecekte daha etkili, rahatsızlık vermeyen ve keyif veren konseptte olması. Tabii ki kullanım alanının bununla sınırla kalmayacağı apaçık ortada.
Kişiye özel pazarlama, kişiye özel alışveriş, kişiye özel eğitim, kişiye özel çalışma koşulları, kişiye özel beslenme, kişiye özel egzersiz… Tüm bunlar son dönemde sıkça duyduğumuz kavramlar. Psikolojik yanı da ölçülebilir, denetlenebilir, değerlendirilebilir ve doğru verilerle amaca ve en iyiye yönelik şekilde değiştirilebilir uygulamalarla yakın gelecekte hem iş hayatlarımızda hem özel yaşamlarımızda kendimizi merkezde hissettiğimiz, sonuç odaklı çözümlerle yaşıyor olacağız.
Orta vadede biraz daha geniş düşünmeye çalışırsak; bizim tepkimize göre dizaynı değişen web siteleri, ruh halimize göre renk değiştiren elektronik eşyalar, ihtiyacımıza yönelik içecek seçenekleri sunan buzdolapları, duygularımıza uygun davranan yarı terapist işlevi gören yardımcı robotlar, algılama şeklimize bağlı olarak içeriğini yeniden düzenleyen kitaplar, derse ve öğrencilere göre ortam değiştiren sınıflar, katılımcılara ve konuya göre en uygun renk, kokuya geçen toplantı odaları… Tüm bunlar gelecekte bizi bekleyen yaşamların küçük birer parçası olmaya aday.